MİMARİ PROJELERDE “YEŞİL” OFİS MOBİLYALARI TERCİH EDİLİYOR.

Claudio Bellini, ERSA‘nın tasarımcılarından. ERSA’nın Tasarım Dergisi Box In a Box Idea’da yayımlanan röportajını ekte sunuyoruz.

Claudio-Bellini-38831-horz

Bize SO İşlevsel Sistem’in kavramı ve esaslarından bahseder misiniz??

Bir tasarımcı ve mimar olarak çok çalışıyorum. Bu mesleğimin başından beri ofis mobilyaları alanındaki pek çok sorunlar hakkında düşündüğüm anlamına gelir. Bu alanda çalışmayı çok seviyorum çünkü bir bakıma bunu büyüleyici bir proje olarak görüyorum. Bu sadece bir masa veya bir çalışma istasyonu meselesi değil. Bir iş ortamı için mobilya tasarlarken genel bir bakış açısını dikkate alıyoruz. Bir mekan tasarlıyoruz, bir atmosfer ortamı tasarlıyoruz… Ne zaman bir ofis mobilya tasarım projesine dahil olsam bunu zihnimde bir iç mimari projesi olarak ele alıyorum. Sadece tek tasarım nesnesi olarak değil… Çalışma bize başkalarıyla paylaşılan bir ortamda olmayı sağlıyor. Bu nedenle bizi işimizde mutlu kılan rahat bir koltukta oturmak değil, tüm ortam içinde mesut olmak.

COULD YOU TELL US ABOUT THE SO OPERATIVE SYSTEM’S DESIGN CONCEPT AND PRINCIPLES?

As a designer and architect, I am working a lot. That means, since the beginning of my career I’ve been thinking around many different problems regarding the Office furniture field. I like a lot working in this area because in a way I find it to be a very intriguing project. It is not just a question taking into consideration a single desk or a single work station. But when designing furniture for an office environment we are taking into consideration a general perspective. We are designing a space; we are designing an atmosphere… Every time when I get involved into an office furniture design project, in my mind I treat it like an interior architecture project. And not only just as single design object… Working allows us to be in a shared environment with others. So, what makes you happy at work is not only to be sitting on a comfortable chair, but feeling happy in the whole environment.

Modern ofis ortamının taleplerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Hangi bakımdan SO İşlevsel Sistemin bu talepleri karşıladığını düşünüyorsunuz?

Birincisi, benim mobilyam sadece bireysel ihtiyaçları değil, toplu ihtiyacı karşılamalı. SO Sistemi’ni yaratırken çağdaş ofis ortamının ihtiyaçlarını ve isteklerini dikkate almaya çalıştık. Ve aynı zamanda, pazar taleplerine ve gereksinimlerine odaklanmamız gerekti. Ersa için tasarım yaparken küresel pazarı dikkate almak zorundaydık. Dolayısı ile bir ofis tanımlamak kolay olmadı. Çünkü, küresel bir dünyada yaşamamıza rağmen farklı tavırlarımız, farklı beklentilerimiz, şirketlerin farklı yapıları ve çalışan tipolojileri var. Yeni bir ofis düzeni tasarlamak için çeşitli kurulum tarzlarını akılda tutmamız gerekti. Benim görüşüme göre işin sırrı, tasarım esasını tek yönde çok zorlamamakta ve bu küresel dünyada farklı kültürlerde çok sayıda çalışan tipolojisinin olduğunu anlamaktadır. Temel olarak ”hafif düşünme” tarzı takip etmeliyiz ki bu kesinlikle gerekli olmayan unsurların ve ayrıntıların mümkün olduğunca azaltılması anlamına geliyor. Tek, işlevsel, temiz ve berrak kullanılabilinir ve farklı şekillerde kişiselleştirebilinir bir ortam ortaya koymalı. Kısaca, kişisel ayrıntılarla ve ihtiyaçlarla zenginleştirilebilecek temel bir düzen. Mobilyanın gerekli olmayan aksesuarları tamamen kişiselleştirilebilinir. Bu bakımdan ben piyasadaki bazı mobilya sistemlerini ”aşırı tasarlanmış” olarak görüyorum. Yani, bakması güzel ama kullanımı pratik değil… Biz çeliğin, kullanımı güzel bir malzeme olduğuna inanıyoruz. Çünkü bir kalite ve dayanıklılık hissi veriyor. Bu bizim çok hafif, temiz, dayanıklı bir tasarım ve kalite dili yakalamamızı sağladı. Aynı zamanda üstte melanin kullandık, çok temel, olağan fakat verimli bir çözüm. Çerçeve üstte cam ile de kurulabilir, daha zarif ve daha büyüleyici yapıyor. Renk seçenekleri bakımından da aynı temel esasları uygulamaya çalıştık. Basit bir beyaz ve siyah renk kullanıyoruz. Üst, çerçeve ve aksesuarlar için tek renk. Sonra ufak ayrıntılar için sarı, mavi veya yeşil ile renklendiriyoruz… Fakat ana sistem monokromatik. Çünkü gerçek bir iş ortamı zaten renklerle ve renkli ayrıntılar ile dolu..

HOW DO YOU EVALUATE THE DEMANDS OF THE MODERN OFFICE ENVIRONMENT? IN WHAT RESPECT DO YOU THINK THAT SO OPERATIVE SYSTEM MEET THOSE DEMANDS?

First of all, my furniture has to able to satisfy not only single needs, but a collective need. When creating the SO System, we tried to take into consideration the needs and requests of the contemporary Office environment. And at the same time, we had to focus on the needs and demands of the market. When designing for Ersa, we had to consider a global market. So, it was not easy to define a specific office; because, although living in a global world, we have different attitudes, different expectations and companies with different structures, different typologies of employees. To design a new office system, we had to keep in mind these various configurations. The secret, in my opinion, is not to force too much in one direction in design principle; but to understand that in this globalized world there is a multitude of employee typologies from different cultures. So, basically, we have to follow a form of “light thinking”; which means to provide an operative system where we are reducing as much as we can the components and details that are not really needed. And to come with a platform that is single, functional, clean and clear that can be used and personalized in different ways. To put it in single way; a basic system that can be enriched with personal details and needs. The accessories that are not the necessary components of the furniture can all be personalized. I find some furniture systems in the market to be “overdesigned” in this respect. That is to say, interesting to be looked at, but not practical to work with… We believe that steel is a very nice material to work with. Because it gives a sense of quality and durability. It allowed us to create a very light, clean and durable design language with a lot of quality. We also used melanine on the top; it is a basic, standard but efficient solution. The frame can also be configured with a glass top, which makes it look more elegant and more intriguing. In terms of color choices, we tried to apply the same basic principles. We are using a basic white and a basic black color. One single color for the top, for the frame and the accessory units. Then, we add a color accent; yellow, blue or green in small details. But the basic system is monochromatic. Because a real working environment is already full of colors and colorful details. We strongly believe that a contemporary Office furniture system should not be overcharged with colors that create confusion in the space.

SO İşlevsel Sistem’in farklı kurulum seçenekleri hakkında bazı ayrıntılar verir misiniz ve bunların farklı ortamlarda günlük çalışmaya katkılarından söz eder misiniz?

Basit yapı ve indirgenmiş unsurlar kuvvetli ve oldukça esnek olarak bir araya getirildi.. Sır olan reçete bu. Ve esneklik, iç mimarın planlama açısından ihtiyaçları düşünüldüğünde özellikle önemli. Çok farklı kurulumlar yaratabilmeleri için mimarların kolayca yararlanabileceği bir kaç unsur deniyorum. Tek masadan bir tezgaha, bir iş istasyonundan yönetici masasına kadar hatta bir çağrı merkezi dahil… Dolayısı ile sistem çok ”açık” ve hiç bir çözüm imtiyazlı değil. Temel ayak düzeni, masa ve sıra kurulumu ile zaten pek çok olasılığa erişildiğini düşünüyorum. Öz olabilmek için SO Sistemi’ne çekmeceleri olan bir kutu eklemedik, bunlar ya hiç kullanılmıyorlar ya da yanlış kullanılıyorlar. Bunun yerine ayaklardan zemin üzerinde duran standart birimin özel gereksinimlerine odaklandık. Örneğin, dışarıdan ofislere pek çok ziyaretçilerin geldiğini ve çantalarını veya diğer eşyalarını yere koyduklarını görüyoruz. Çünkü ofislerde bunları sığdıracak yerler bulamıyorlar. Ve aynı zamanda çalışanların da eşyalarını yere veya boş bir koltuğa koyduklarını görüyoruz. Bu izlenimden hareketle kişilerin şahsi eşyalarını koyabilecekleri bir özel birim yaratma fikrini edindik. Bu nedenle masaya çalışana yakın ve açık bir ön alan sağladık. Üst taraf ve tepsi gibi diğer birimlerin de özel amaçları var. Çekmeceler ile farklı ihtiyaçlara elverişli melez bir birim yaratmaya çalıştık. Masayı tasarlarken zeminle çok ”temiz” bir ilişki kurmaya çalıştık, yani, ortamı temizlemeyi kolaylaştıran anlamında. Havada asılıymış gibi intiba bırakan dinamik bir yapı yaratmaya çalıştık, aynı zamanda da masa idaresi için basit bir çözüm önermeye çalıştık: kablo tepsili temiz bir masa… Çağdaş ofislerde daha az kâğıt fakat büyük dosyalar kullandığımızı dikkate alın. Dolayısı ile üçüncü seviyede masadaki kâğıt veya dosyalar için büyük boşluklara yer vermedik. Masa kullanılmayan ofis malzemesinden daha ziyade şahsi eşyaları tutmak için tasarlandı, bu nedenle piyasadaki standart modellere kıyasla daha küçük. Kısaca, masayı küçük bir şahsi dolap yapmak ana hedefimizdi…

COULD YOU GIVE SOME DETAILS ABOUT THE DIFFERENT CONFIGURATION OPPORTUNITIES OFFERED BY THE SO OPERATIVE SYSTEM AND THE WAY YOU THINK THESE OPPORTUNITIES CAN FACILITATE THE DAILY WORK ROUTINE IN DIFFERENT KINDS OF OFFICE ENVIRONMENTS?

We decided to work on a basic system that offers as much as it can in terms of strength, stability and lightness. As a result, we created a feasible and interesting structure, that is, at the same time very simple to be produced and cost effective and inevitably comfortable! Simple structure and reduced elements gathered together with strength and of course a lot of flexibility. That is the secret recipe and flexibility is especially important when you consider the interior architect’s needs in terms of planning. I am trying few components that the architecture can easily play with in order to create many different configurations; from a single desk to a bench, from a work station to a managerial desk or even to a call center. So the system is literally very “open”; and no solution is privileged. I think that with the basic leg system, table and desk configuration you already achieve a lot of possibilities. To be basic, we did not include in the SO System components like a box with drawers that are not used at all or used in a wrong way. Instead, we focused on more peculiar needs from the legs to the regular unit standing on the floor. For example, we see many visitors coming to the offices from outside and we observe that they leave their bags or other stuff on the floor because they can’t find places to fit them in the office. Also, we see office employees working with their stuff on the floor or on another empty chair. From this observation, we came up with the idea to create a special unit for people to fit their personal stuff. That is why we provided the desk with a frontal area that is open and close to the employee. The other units like the top and the tray also have specific purposes. With the drawers, we tried to create a hybrid unit that can be used for different specific needs. When designing the table, we tried to create a very “clean” relationship with the floor; that is to say, which would make the environment very easy to clean. We tried to create a dynamic structure that gives the impression of being suspended in the air and also to suggest a simple solution for the table management: a clean desk with a cable tray…And when you consider the fact that we use less paper and big files in modern offices. So on the third level, we didn’t dedicate large spaces for paper or hardcopy files on the desk. The desk has been designed to keep more personal stuff than unused Office material, which makes it smaller compared to standard models you see in the market. In sum, to make the desk look like a small personal cabinet was our main objective…

Tasarım sürecinden üretim aşamasına karşılaştığınız zorluklar nelerdir ve bunları alt etmeyi nasıl becerdiniz?

Bir çözüm sunmamız gerekiyordu. Esnek olmalıydık, teslimatı optimize etmeliydik, mimarın  ürünü kolayca kurabilme planı için parçaları azaltmalıydık, teslimat zamanlamasını dikkate almalıydık, ürünün mahalline kolayca sığdırmayı planlamalıydık, zaman ve maliyet tasarrufu gerekiyordu. Tasarımımız bunları dikkate almalıydı. Dolayısı ile başarılı ürünün anahtarı sadece iyi tasarım değil, aynı zamanda da iyi ve derin geliştirme süreci.  Ayaklar için kullandığımız dil çok basit ve temel fakat aynı zamanda da oldukça özgün. Özgünlük ve farklılaştırma bizim kilit kavramlarımızdı. Basit bir düşünüş, basit bir çerçeve yapısı. Aynı zamanda hafifliğin dinamik etkisi ve dayanıklılık… Bir kullanıcı, mobilyada rahat hissetmeli fakat aynı zamanda aynı mekanda çalışan insanların bağlantılarını da düşünmeliyiz. Hoş ve rahat bir ortam yaratmalıyız. Görünüşte farklı iki ihtiyaç aynı esaslar altında birlikte dikkate alındı.

FROM THE DESIGN PROCESS TO THE PRODUCTION PHASE, WHAT WERE THE CHALLENGES YOU HAD TO FACE AND HOW DID YOU MANAGE TO TACKLE THEM ?

We had to offer a solution, to be flexible, to optimize the delivery, to reduce components so that the architect could easily plan to configure the product, to take into consideration the timing for the delivery, to plan fit the product easily in a location, to save cost and time. Our system should take into consideration all these aspects… So, the key to a successful product is not only good design, but also a good and deep development process. The language we are using for the legs is very simple and basic but also quite original. Originality and differentiation were our key concepts… A simple thinking, a simple frame structure. The dynamic effect of lightness and strength at the same time… A single user has to feel comfortable on the furniture, but at the same time, we are thinking about the connectivity of the people working together in the same place; in a nice and comfortable environment. Two apparently different needs considered together under the same principles.

Malzeme seçimini tanımlamadaki kıstaslarınız nelerdi? SO İşlevsel Sistemi ne denli ‘yeşil”?

SO sistemi yeşildir. Daha fazla yapıların eko uygunluk sertifikasyonları için başvurduklarını biliyoruz. Ve şüphesizdir ki mimari projelerde ”yeşil”ofis mobilyaları tercih ediliyor. Temel olarak çelik ve melanin gibi malzemeler kullandık ve bunlar geri dönüşümlü malzemeler değil. Fakat tek bir malzemenin kullanımı onun ileride geri dönüştürülmesini kolaylaştırıyor. Bu yönden bizim eko uygunluğumuzun oldukça yüksek olduğunu düşünüyorum. Sistemimizi bu şekilde yaptık. Parçaların ayrıştırılması ve geri dönüşümü çok kolay.

WHAT WERE THE CRITERIA DEFINING YOUR MATERIAL CHOICES? HOW “GREEN” IS THE SO OPERATIVE SYSTEM?

The SO Operative System is green. We know that, more buildings are applying for eco-compatibility certifications. And of course “green” Office furniture systems are preferred in the architectural projects. Basically, we used material like steel and melanine and these are not recycled materials. But the fact that single materials have been used makes it easier to recycle in the future. I think in this way we have a very high level of eco-compatibility. This is how we built the system. The components are very easy to disassemble and to recycle.

ERSA’nın yaratıcılık sürecindeki müdahilliğini nasıl tanımlarsınız, hem bir işveren hem de bir üretici olarak?

Ben zaten Ersa için bir yönetici sistemi tasarlamıştım. Ve bu benim onlarla olan ikinci projem. Ersa ile çalışmaktan çok mutluyum. Çünkü firmayı seviyorum. Çok enerjileri var ve tutkulular. Dolayısı ile bir tasarımcı ve mimar olarak zorlu projelere niyetli insanlar ile çalışmak çok keyifli. Beni oldukça derinden izliyorlar. Bugünlerde, özellikle Avrupa’da, bu denli doğrudan iletişim ile çalışabilecek firmalar bulmak çok zor. Bu çalışmayı çok kolaylaştırıyor. Ersa’nın Ankara’da çok güzel bir tesisi var ve üretimde çok güçlüler. Fakat aynı zamanda iletişime çok yatırım yapıyorlar. İstanbul’daki yeni sergileri ve sosyal medya araçlarına yaptıkları yatırımlar gayretlerinin güzel örnekleri. Yeni dünyamızda sadece güçlü bir üretici olmak ve iyi bir tasarımcı ile çalışmak rekabet için yeterli değil. Aynı derecede önemli olan işinizi nasıl duyurduğunuz.

HOW WOULD YOU DESCRIBE ERSA’S INVOLVEMENT IN THE CREATION PROCESS BOTH AS AN EMPLOYER AND AS A PRODUCER?

I have already designed a managerial system for Ersa… And this is my second project with them. I am very happy to work with Ersa. Because I like the company. They have a lot of energy and passion. So, as a designer and architect, it is quite nice to work with people that are looking for challenging projects. They are following me very deeply. Nowadays, especially in Europe it is very difficult to find companies to work with in this way of direct communication. That makes it very easy to work. Ersa has a very nice plant in Ankara and they very strong in production. But they also invest a lot in terms of communication. Their new showroom in Istanbul and their investment in social media tools are good examples of these efforts. In our new world, it is not enough to be a strong producer and to work with a good designer to be competitive enough. It is equally important the way you communicate your work.

ERSA ile gelecekte başka projeleriniz var mı?

Birlikte başka projelerimiz olacağından eminim.

ARE THE ANY FUTURE PROJECTS THAT YOU ARE GOING TO BE WORKING ON WITH ERSA?

I am quite sure we’ll have other projects together.